Tatilimizin sonlarına doğru yaklaşırken bugünümüzde başka bir kültür turu ile dolu dolu geçecek. Pioneer turun düzenlediği gezide rehberimiz Saklıkent gezisinde de bize rehberlik yapan Serkan. Sabah bizi Çalış’dan alıyor tur otobüsü ve yol üzerindeki diğer otellere uğrayığ bütün katılıcımlar toplandıktan sonra hemen hemen bütün günümüzü geçireceğimiz dere teknelerine, Dalyan’a gidiyoruz.
Teknenin kıçındaki yermizi aldıktan sonra başlıyoruz yavaş Köyceğiz’e doğru yola koyulmaya... Üç tekne yanyana dağların arasındaki sakin nehirde ilerliyoruz. Rehberimizde tekneden tekneye geçerek biraz sonra yapacağımız çamur banyosu hakkında bize bilgi veriyor.
Burada çamur banyosu yapacak olanlara benim tavsiyem çok sevmedikleri bir mayolarını giymeleri. Çünkü sonrasında ne kadar denize, havuza girsemde çamaşır makinesinde yıkanıncaya kadar mayomun üzerinde çamur izleri kaldı. İkinci bir uyarı ise, bol kükürt içerikli olan çamur ve kaplıca gümüşlerin kararmasına neden oluyor. Bu şekilde evlilik yüzüğümüzdeki beyaz kısmın gerçekten de altın olduğunu doğrulamış olduk.
Kaplıca ve çamur banyosuna yaklaşırken rehberimizden son direktifleri alıyoruz ve karaya çıkıyoruz.
İlk hedef çamur havuzu. Havuza girdiğinizde sanki batalıka düşmüş gibi hissediyorsunuz çünkü yerdeki çamur üzerine bastığınızda ayağınız belli bir mesafe aşağıya doğru batıyor. Burada amacımız vücudumuzun tamamını çamurla kaplamak, yüzümüz ve saçlarımız da dahil.
Tamamen çamurla kaplandıktan sonra çamurun üzerimizde kurumasını bekliyoruz. Bu sırada çamur havuzundaki turistleri seyretmek oldukça zevkli. Jakuziye girmişçesine çamur havuzu içerisinde uzananı mı ararsınız, yoksa havuza balıklama atlamaya çalışanı mı... hepsi burada görülebiliyor. Bu sırada da üzerimizdeki çamurlar kuruyup, sertleşiyor.
Artık çamurlarımızdan kurtulma vakti geldi. Bunun için iki seçeneğimiz var, ya duşlara gidip sıra bekleyeceğiz, ya da...
Bundan sonra yukarıdaki resimlerde beyaz kubbeli görünen yapının içerisine giriyoruz ve burada yine kükürt içerikli 40°C sıcaklıktaki kaplıca suyu bizi bekliyor. Sıcak suya bir anda girmek çok zor. Yavaş yavaş girrebiliyorum ama 20 saniye sonra alışılıyor suyun sıcaklığına. Burdan çıktıktan sonra bize önerildiği şekilde kükürtlü suyun üzerimizde kuruması için ne tatlı suyla duş alıyoruz ne de havluyla üzerimizdeki suyu kuruluyoruz.
Teknelerimizdeki yerimizi aldıktan sonra, Kaunos antik şehrine doğru hareket ediyoruz. Nehrin kıyısında sazlıkların müsaade ettiği en yakın konumda durarak Kaunos hakkında bilgi ediniyoruz.
Zeus’un torunu Miletos, Milet kentini kurmuş, genişletmiş ve ülkesine Karya adını vermiştir. Milet’in Byblis ve Kaunos adında kız ve erkek ikizleri olmuştur. İkizler büyüdüklerinde Byblis erkek kardeşi Kaunos’a aşık olmuştur ve bu halk arasında da duyulup dedikodular başını alıp yürüdüğünde Milet Kaunos’u ülkesinden kovmuştur. Kaunos’da bunun üzerine kendi adıyla anılan yerde Dalyan’da bu antik şehri kurmuştur. İki tane limanı ve konumuyla Kaunos çok güzel bir şehir olmuş ve ekonomisi hızla gelişmiştir. Ama Kaunos’un başı bir türlü dertten kurtualmamıştır; sıtma, depremler, saldırılar derken nüfüs giderek azalır ve sonunda hayalet şehire dönüşmüştür Kaunos. Kimileride derki aşkına karşılık aramak için Milet’den Kaunos’a gelen Byblis onca mesajcı göndermesine rağmen Kaunos tarafından şehre alınmamıştır. Byblis’in laneti üzerine de Kaunos’un başı felaketlerden kurtulmamıştır.
Biz sadece Nekroplolis’i görebildik. Bu mezarlıklar krallar tahta çıktıktan sonra barış anlaşması imzaladıklarında, bir zafer kazandıklarında veya başarılarında krallar adına kayalarda oyulmaya başlanıyormuş. Yaklaşık 13-14 senede tamamlanıyormuş mezarlar. Yukarıdaki resimde sağdan ikinci mezarın yarım kaldığını görebilirsiniz. Nedeni tam olarak bilinmese de kralın kendisinin durdurmuş olduğu düşünülmektedir. Kabul edersiniz ki, 13 sene boyunca mezarınızın yavaş yavaş oyulmasını seyretmek pek de hoş olmasa gerek...
Burada bilgi edindikten sonra hedefimiz İztuzu plajı.
İztuzu plajının nehirle olan bağlantısında bir kapıdan geçiyoruz. Teknelerin geçeceği zaman bariyer suya indiriliyor daha sonrasında ise tekrar kapatılıyor.
Burada deniz kaplumbağaları yaşıyor. İztuzu plajında yüzme ve güneşlenme için geçireceğimiz serbest zaman sonrasında mavi yengeçleri yem olarak kullanarak kaplumbağaları görmeye çalışacağız.
İztuzu plajı Caretta Caretta’ların yumurtalarını bıraktıkları plaj. Bu sezonda saat 20:00’den sonra insanlara kapatılıyor bu plaj. Caretta’ların yumurtlama ve çiftleşme sezonlarında ise bütün gün insanlara kapalı, hatta önünden teknelerin geçilmesine izin verilmiyormuş bile.
Plajda yer yer üçgen piramitler görülüyor. Bunlar Caretta’ların yumurtalarının olduğu yerlermiş ve hiçbir şekilde bu koruyucu kafeslerin dokunulmasına veya yerlerinin değiştirilmesine izin verilmiyor.
Caretta görmek gibi bir arzunuz varsa sanırım belgesellere yoğunlaşmak en iyisi çünkü bize söylendiği kadarıyla ayışında sahile çıkıyorlarmış ve yumurtluyorlarmış.
Yavrulardan yaklaşık %20’si kadarı hayatlarına devam edebiliyormuş. Yumurtadan çıktından sonra denize ulaşana kadar, kuşlara veya yengeçlere yem oluyorlarmış işte bu yüzden ancak %20 kadarı hayatına devam edebiliyormuş.
Küçükken yem oldukları mavi yengeçler deniz kaplumbağaları büyüdüğünde ise çok sevdikleri bir yemek haline geliyor. Teknelerimizle bir iskeleye yanaşıyoruz ve burada mavi yengeçlerin ucuna bağlandığı oltaları suya atıp çekerek deniz kaplumbağası görmeye çalışıyoruz.
Şanslıyız kaplumbağalar çıkıyor ama onların o sırada fotoğrafını yakalayabilmek çok zor çünkü bir an için suyun yüzeyine çıkıp sonra tekrar dalıyorlar. Aşağıdaki fotoğrafı ben çekmedim. Profesyonel fotoğrafçıdan aldığım bir fotoğraf.
Kaplumbağaları gördükten sonra, teknelerimizle geri dönüş yoluna koyuluyoruz ama bu sefer mavi yengeçlerin tadına biz bakıyoruz. İskelede duran kişiler orada yengeçleri çıkartan ve turistlere kaplumbağaları göstermeye çalışan kişiler. Orayı ziyaret edenler pişmiş ve kırılmış yenmeye hazır mavi yengeç alarak bir şekilde onların hizmetlerinin bedelini ödüyor.
Mavi yengeçler gerçekten çok lezzetli.
Rehberimize kaplumbağaların soyunun korunması için önlemlerin alındığını buna karşın mavi yengeçlerin soyunun korunması için herhangi bir önlem alınıp alınmadığını soruyorum. Bir önlem alınmadığını ama yengeçlerin çok hızlı ürediklerini söylüyor.
Tekneler bizi otobüslerimize bırakıyor ve otelimize doğru dönüş yoluna koyuluyoruz.
Fethiye Güncesi - 7. Gün (Kayaköy ve Paragliding... YES I DID IT....)